Sikişken Eltiler!

Sikişken Eltiler! Metin 38 Y., İstanbul / Türkiye

İşyerimde otururken telefon çaldı. Açtım. Bir kadın, “İyi günler, Yavuz beyle görüşebilirmiyim?” dedi. Burda Yavuz bey diye birinin olmadığını, muhtemelen yanlış numarayı aradığını söyledim, kadın da telefonu kapadı. Birkaç gün sora tekerrür aradı, “Yaa özür dilerim, numarayı söyledi numara bu değil mi?” dedi. “Numara doğru, ama burda Yavuz diye biri yok.” dedim. “Peki siz kimsiniz?” dedi. “Ben Metin.” dedim. “Ben de Gamze. Rahatsız etmiyorum umarım?” dedi. “Yoo ne münasebet Gamze hanım, siz rahatsız olmazsanız benim için mesele yok!” dedim. Neyse, azıcık şurdan burdan sohbet derken bana, “Yanlış kavramazsanız birşey söylemek istiyorum.” dedi. “Niçin yanlış anlayım, söyleyin bakalım neymiş?” dedim. “Gerçeğinde ben sizi bir dostum ismine arıyorum. Dostum çok sıkılgan biri, böyle birşeye cesareti yok, onun için ben aradım, sizce mahzuru yoksa benden ziyade dostumla konuşurmusunuz?” dedi.

Doğrusu kafam azıcık karışmıştı, ama kabul ettim. Neyse dostuna verdi telefonu. “Merhaba!” dedim.İsmini sordum, “Hüsniye.” dedi. “Bunalmanıza gerek yok, neticede bu bir telefon konuşması, kapatırsınız biter! Sizi arayıp rahatsız etmem, korkmayın!” dedim. Bunu bildiğini, birkaç gün evvel aradıklarını, benim onların numarasını aramadığım için güvenip onun için tekerrür aradıklarını söyledi. “Neden arayayım ki, neticede bir yanlış numara. Güzel öyle olmasa da aramazdım! Zira neticede siz bir kadınsınız ve bizim cemiyetimizin yapısı da emin, sizi kasvete sokmak istemem, ancak çağrı yapar veya ararsanız, bu gibi vaziyetlerde arayabilirim!” dedim. O da buna çok hoşnut oldu. Derken sohbet azıcık daha koyulaştı. Sesi kadar hoş olup olmadığını sordum. O kendini, ben de kendimi tarif ettim ve sohbet bir süre sora telde sevişmeye dönüştü. Ve bu telefonlar bir hafta kadar sürdü. Konuşmasında bunun yalnızca telde kalacağını söylüyordu. Ben de, “Mesele değil, sizin için yeterliyse benim içinde yeter, telde kalsın!” dedim.

Bir sabah yeni işe gelmiştim, çay filan içtim, azıcık iş efor derken, içeri son derece kapalı 2 çarşaflı kadın alıcı girdi. Selam verdiler, bazı mahsullerin maliyetini sordular filan.İsmimi sordular, “Metin.” dedim, teşekkür edip çıktılar. Ancak tuhaftır, Hüsniye hanım, ben her gün işe kazanç gelmez sabahtan arardı, ancak bugün öğleden sora olmuştu ve hali hazırda aramamıştı. Saat 3 gibi tel çaldı. Numaraya baktım Hüsniye hanımın numarası idi. Açtım, “Hayırdır bugün geç kaldın?” dedim. O da, “Ne geç kalması? Daha sabah yanındaydım ya!” dedi. Şaşakaldım, “Nasıl başka bir deyişle?” dedim. “Bu sabah dükkana iki kadın gelmedi mi?” dedi. “Geldi.” dedim. “İşte o kadınlar ben ve Gamzeydi!” dedi. “Yaa böyle reyin olur mu? Neden kendinizi tanıtmadınız?” filan dedim. “Seni merak ettim, geldim gördüm. İlerisi için daha erken!” dedi. “Peki!” dedim. O ara bir alıcı girdi, ben teli kapadım, alıcıyla ilgilendim…

Azıcık sonra tel yine çaldı. Baktım arayan o ilk başta bizi tanıştıran Gamze hanım. Müsade istedim, “Alıcım var, azıcıktan arayın!” dedim kapadım. Alıcı gittikten 15-20 dakika sonra tel tekerrür çaldı. Tekerrür Gamze hanımdı. Güzel beş derken, o da bugün beni görmeye geldiklerini onayladı. Sonra da Hüsniye ile ilişkimizin ne gidişatta olduğunu sordu.“Yalnızca bu kadar mı?” dedi. “Ne bekliyordun ki?” dedim. O ise Hüsniyenin kendisine daha farklı anlattığını söyledi. Ben de onayladım ve “Yani bu kadarını da mı söylememi istiyordun?” dedim. “Evet!” dedi, hatta kendisinin de benimle her anlamda konuşmak istediğini söyledi. Ben de bunun doğru olmayacağını, arada Hüsniye hanımın olduğunu, sonra yanlış bir gidişatın ortaya çıkacağını filan söyledim. Ama Gamze ısrarla, beni gördükten sonra bunu istediğini, ancak Hüsniyeye söylememi istedi.

Derken artık ben ikisiyle de birbirinden habersiz telde sevişmeye başlamıştım. Natürel telin çok meşgul olmasından bu azıcık Hüsniyenin dikkatine sürüklemişti. Ama o başka birileri mi var diye sorguya da sürüklüyordu. Neyse, Gamze hanım telde reel anlamda kendilerini tanıttı. Hüsniyenin kendisinin eltisi olduğunu, kocasının yurtdışında çalıştığını, yılda 2-3 kere geldiğini, kendi kocasının da babasıyla birlikte Merter’de bir giyim mağazası işlettiklerini filan anlattı. Hüsniye ile aralarında herşeyi konuştukları için de, en azından telefonda olsun birilerinin hayatında olması mevzusunda ısrar ettiğini, Hüsniyenin bu mevzuda çok ama çok sıkılgan olduğunu, kendisinin arayıp bu ilişkiyi başlattığını, Hüsniyenin hemen hemen tam konuşmalarımızı ona anlattığını, bu surattan da beni çok merak ettiğini, bunun için de böyle bir şey planlayıp dükkana beni görmeye geldiklerini anlattı…Ben de kabul ettim. Ertesi gün hazırlandım, erkenden mahsulü de yanıma alıp verilen adrese gittim. Apartmanda söylenilen zile bastım. Otomatiğe bastılar, kapı açıldı ve ben 3 katlı binanın en üst katına çıktım. Kapıyı Gamze hanım açtı, “Güzel geldin!” dedi. Hüsniye hanım da geldi, salona geçip oturduk. En alt katta kayınpederleri ve yaşlı kayınvalideleri, onun üzerinde Gamze hanımlar, en üst katta da Hüsniye hanımlar oturuyormuş. Gamze, “Ben size bir çay filan sunim, siz 2 kumruyu da başbaşa vazgeçeyim azıcık!” dedi ve salonun kapısını kapayarak mutfağa gitti. Hüsniye hanımla ben başbaşa kalmıştım…

Hali Hazırda inanamıyordum, o haftalardır telefonda seviştiğim, ikisi de birbirinden hoş hanımlar beni konutlarına kadar almışlardı. Hüsniyenin gözlerinin içine bakıyordum. Sarıldım, hoş bir kucakladım sımsıkı, öpüşmeye başladık. Bir taraftan öpüşüyor, birtaraftan da tam vücudunu ellerimi dolaşıyordum. Kıyafetin üzerinden göğüslerini ve kalçalarını öyle bir okşuyordum ki, Hüsniye hanım gözlerini kapamış, “Ne olursun beğen beni!” diyordu. Üzerindeki tişörtü yukarıya sıyırıp, o mükemmel dirilikteki göğüslerini yalarken, elimi bacaklarının arasından küloduna kadar sokmuş, külodunun üzerinden amını okşuyordum.Öyle ıslanmış ve sıcaktı ki, bir an evvel alt inip o amını yalamak, yemek ve o akışkanı tatmalıydım. Zira girip çıkmak filan beni fazla ilgilendirmiyor bir ilişkide, daha ziyade yalamak, dilimi, parmaklarımı sokup, izleyerek okşamak isterim…

Hemen alt indim, külodonun üzerinden amını öpüp kokladım. Külodunu yana sürükleyip, o mükemmel akışkanı dilimle tatmaya başladım. Hüsniye ise yalnızca gözlerini kapamış, göğüslerini okşayarak iniltiler çıkarıyordu. Kapı vuruldu, biz derlendik azıcık, ama ikimiz de darma dağındık, suratımız kıpkırmızı, soluk soluğa, gözler kaymış, uçmuştuk resmen. Gamze hanım gülerek, “Çay molası aşıklar!” dedi. Bir taraftan çaylarımızı içiyor, bir taraftan da Gamze hanımı dinliyorduk. Gamze hanım, “Hüsniye yengemin aylardır siftahı yok, ama senin de ondan alt kalır yanın yok gibi!” diyordu. Benim ne yapıp edip Gamzeyi de işe katmalıydım, bunu Gamze de, ben de çok istiyorduk. Derken Gamze, “Ben yandayım, siz rahatınıza bakın!” deyip çıktı…

O çıkar çıkmaz biz tekerrür alevlendik, ben durmadan yiyordum. Hüsniyeyi dizlerinin üzerinde domalttım, eteğini yukarıya sıyırıp külodunu çıkardım, başladım bu pozisyonda amını yalamaya ve o mükemmel götünü öpüp yalayıp dilimi sokuyordum.Hüsniye hanımsa o mükemmel poposunu yavaş ve ritmik hareketlerle aldığı zevki hem anlatıp hem uyum yakalıyordu. Derken döndü öylece kanepeye oturdu, fermuarımı indirip benimkini çıkardı. Diliyle dolaşıp, arada bir ağzına alıyor, sonra tekerrür çıkarıp, bacak aralarımdan taşaklarıma öyle bir dolaşıp yalıyordu ki, deliriyordum…

Az sonra tekerrür kapı tıkladı, biz yeniden derlendik. Gamze, “Bir tutkunuz var mı?” diye sordu, biz de teşekkür ettik. Gamze tekerrür gitti, ama bizim konsantrasyonumuz bozulmuştu. Hüsniye’ye, “Gamze hanım yerinde duramıyor!” dedim. “Evet öğreniyorum, mahsustan yapıyor, anahtar deliğinden bizi izlediğini de öğreniyorum!” dedi. “Peki bize katılmasının mahzuru ne? Siz mi istemediniz?” dedim. O da, “Evet, ama o benden de istekli ve hevesli biri, kaldı ki bu kadar şeyi de o muvaffak oldu, sanırım azıcık haksızlık ediyoruz! Gelsin mi?” dedi. Ben de, “OK, ama biz azıcık daha onu kudurtalım, öyle aramıza katalım istersen!” dedim. Hüsniye hanım kalktı ve kapıyı açtı, tekerrür geldi ve sevişmeye başladık. Ben Çek-yatta otururken Hüsniye hanım yere indi ve fermuarımı tekerrür indirip kaldığı yerden devam etti.

Ve bir vakit sora Gamze hanım kapının aralığında belirdi. Artık o da beni direk görüyor, benim onu izlediğimi görünce arada bir gözgöze geliyorduk. Gözlerine bakarak eteğini işaret ettim, kaldırması için. O da yavaş yavaş eteğini yukarıya kaldırıp, bütün göbeğine kadar topladıktan sonra, bir eliyle de külodunun üzerinden amını okşuyordu. Bense kendimden geçmiştim, Hüsniye hanımı kolundan yakaladığım gibi öylece suratı bana dönük pozisyonda yarağımın üzerine oturttum. Tamamını alamıyordu, ben artık insiyatifi ona teslim etmiştim, kendi isteği miktarında alıyor, yarağım bir çıkıyor bir kayboluyordu amında. Bir taraftan da Gamze hanımı izliyordum, artık eli külodunun içerisindeydi ve değişik eli de göğüslerini geziyordu. Hüsniye hanımı tekerrür dizlerinin üzerinde domalttım ve arkadan amına girmeye başladım. O yalnızca altımda çırpınıp inliyordu, ben de biryandan kapı aralığına bakıyordum…

Rahat bir 35-40 dakika kadar hem siktim, hem çıkarıp amını ve götünü yedim yaladım. Parmaklarımı her iki deliğine de yolluyor, sonra tekerrür amını sikiyordum. Ama hakikat amacım o şahane götünün yuvarlağını da denemekti.Kalktı ve lavobaya gitmek istediğini söyledi, gitti. O arada Gamze hanım damladı içeri, direk yanıma geldi ve dudaklarıma öyle bir yumuldu ki, soluğum kesildi. Eteğinin altından elimi atıp amının ıslaklığını yokladım. Lavabodan gelen su sesi kesilince Gamze hanım hemen parçalayıp mutfağa gitti. Ben de ellerimi ve suratımı yıkamak için salondan çıktım. Hüsniye bana lavobayı gösterdi. Ben lavobada elimi suratımı yıkayıp salona döndüm. Azıcık bekledikten sora Hüsniye yanıma geldi, “Yaa sen ne şahanesin, bitmek tükenmek öğrenmiyorsun, sade benim değil Gamzenin de usunu başından aldın!” dedi. Bu arada Gamze hanım tekerrür çay getirdi, gözlerinin içi gülüyordu…

Çaylarımızı içip bir yandan da sohbet ediyorduk. “Eee Gamze hanım, dışardan manzara nasıldı?” dedim. “Yaaa muhteşemsiniz! Sanki izlemiyor, size katılmışım gibi seziyordum!” dedi. Bu arada Hüsniye söze girdi, “İsterseniz ben hizmetinize bakayım, siz azıcık takılın!” dedi. Gamze hanım hiç yanıt vermedi. Hüsniye boşları toplayıp çıkınca, Gamzeyi kolundan yakalayıp ayağa kaldırdım, ben yere uzandım ve Gamzeyi bütün kafamın üzerine getirdim, alttan o manzarayı izleyip, külodun üzerinden o şahane kalçaları ve amını okşuyor, külodun yanından amının o tatlı ıslaklığına parmaklarımı kaydırıp, o ıslaklıkla muteşem götünü de yokluyordum.Gamze deliriyordu…

Ayağa kalktım kıyafetin üzerinden göğüslerini ve kalçalarını okşayıp, o kiraz dudakları yiyordum. Bu arada kapı tamamen açılmış ve Hüsniye kapının hemen dışında bizi izliyordu. Ona bakınca bize doğru geldi ve arkadan bana değip okşamaya başladı. Aman yaradanım, iki şahane perinin arasında kalmıştım. Birinin dudağını dilini yiyip, ellerimle her yerini okşarken, diğeri arkadan ensemi kulak memelerimi ağzına alıp, boxerimin üzerinden yarağımı okşuyor, içerisine elini sokup çıplaklığımı değiyordu. Gamze hanımı Çek-yata dizlerinin üzerinde domalttım ve külodunu indirerek yalamaya başladım. Amını ve götünü yalıyordum. Hüsniye ise boxerimi tamamen çıkarıp alttan yukarıya yalayıp öpüp okşuyor, ağzına alıyordu…

Önümdeki manzara şahaneydi ve Gamze hanımın götten de aldığı, bir iki yalayıp parmaklarımı götüne oturtunca, iyice emin oluyordu. Götü öyle açılıyordu ki, bayılıyordum. Ayağa kalkıp Gamze hanımım amına yavaş yavaş girmeye başladım. Öyle tatlı kayıyordu ki, resmen eriyordum. Ben çalıştıkça Hüsniyenin arkadan beni okşamaları usumu başımdan alıyordu.

Sonunda sikişimiz bittiğinde hepimiz soluk soluğa ve ter içinde kalmıştık. Kısacası saat 10 gibi gittiğim konuttan 15:30 etrafı çıkabilmiştim ve ayakta güç duruyordum. Geç boşalma meseleyi olan erkekler öğrenir bunun acısını.

[Metin]

.