Karımın Bakire Dostunun Kızlığını Ben Bozdum!

Karımın Bakire Dostunun Kızlığını Ben Bozdum! Sedat 46 Y., İstanbul / Türkiye

Ben Sedat. 46 yaşındayım. Kumral uzun boylu yakışıklı biriyim. Eşimse 42 yaşında bembeyaz derili şahane bedenli biri. İyi bir işim var, kazanç düzeyim de oldukça yüksek. Oğlumuz ilköğretimi tamamlayınca onu yurtdışında okutmaya karar verdik. Uzun arayışlardan sonra İngilterede bir mektebe yerleştirdik. Eşimle hiçbir meselemiz yok. Birbirimizi de çılgınlar gibi beğeniyoruz. Ysaldırıda da hudut tanımayız. Her şeyi sınayabiliyoruz. Oğlum yurtdışına gittikten sonra konutta yalnız olduğumuz için cinsel yaşamımız daha da renklendi. Fakat eşimin çocukluk dostu Sibelin atamayı İstanbula çıkıp gelince yaşamımız azıcık değişti. Sibel kısa boylu, minyon tipli, çok güzel bir kız. Mimar olarak çalışıyor. Ona bize yakın bir konut yakaladık. Evini taşıdı, oldukça sempatik bir konut olmuştu. Eşimle de çok iyi uyuşuyorlardı. Sık sık bize geliyor, biz de ona gidiyorduk. Oldukça hoş bir kız olmasına karşın daha evlenmemişti. Konuşmalarımızda hep ona evlenmesini filan nasihat ediyorduk. O da, “Buldukta mı evlenmedik?” diye geçiştiriyordu.Ama ben ona cinsel açıdan hiç bakmıyordum. Hakikatinde buna da gereksinimim yoktu. Zira şahane bir karım vardı ve her türlü ilişkiyi sınıyorduk.

Bir gece eşimle beraber dışarıda yemekteydik. Ama eşim o gece çok değişikti. Sanki bedeni giysisinin değişinden dahi tahrik oluyordu. “Geç kalmayalım, konuta gitmek istiyorum!” dedi. Saat 23 gibi kalktık. Daha yolda sarkmaya başlamıştı. Konuta güç girdik, koridorda öpüşmeye başladık, yatakta devam ettik. Şahane olmuştu her zamanki gibi. Göğsümde uyurken konuşmaya başladık. İlk geceyi, gerdek gecemizi unutamadığını söyledi. Karım benimle evlenmeden evvel hiç erkek dostu olmamış, eline erkek eli dokunmamıştı. Cinsel bilgisi yalnızca dostlarının anlattığı kadarmış, düğün günü yanaştıkça içindeki fobi gelişiyormuş. Düğün gecesinin coşkuyu ve fobi hepsi birbirine karışmış, ben hiç sezmemiştim. Ama benim kavrayışımla eşimin ilk gece fobilerini yenmiş ve düşündüğünün aksine sexten zevk almış, nasıl girecek, nasıl patlayacak fobisini atmıştı üzerinden.

Eşim gerçektende o gece çok coşkuluydu. Düğün gecesi balayı otelimizdeki süitte ben sanki o gece gerdek gecesi değil de özel bir buluşmaymış gibi davranmıştım.Konuştuk gülüştük, sonra yatağa girdik sarıldık, sabaha kadar öyle devam etti. Ertesi gün öğleden sonra bozmuştum eşimin kızlığını. O da kendi isteğiyle olmuştu ve bir nevi ben onu değilde, kendi bozmuştu kendini. Ben sırt üstü uyumuştum, o da üzerime oturup amını sikime sürtüyordu. Daha sonra sikimin başını amına yerleştirdi ve çok zevklendiği bir anda kendini bıraktı. Sikim evvel kızlığından katlandı. Bir hamle daha yaparak tamamını içine aldı. Sikimin kenarından ince bir kan sızıntısı oldu. Ve sonrasında ilk orgazmını yaşadı.

Yıllar sonra bunun için tekerrür teşekkür etti bana, ama benden o geceyi bir defa daha yaşatmamı istiyordu. Ben de, “Nasıl olacak?” dedim. “Ben tasarılarım, sen kendini bana vazgeç!” dedi. Yeniden sevişmeye başladık, ikimiz de daha heyecanlı orgazm olduk. Ertesi gün eşim bir otelin balayı suitini yakalamış hafta sonu için. Anlatmaya başladı: “Çarşambadan itibaren beni değmeyeceksin. Cumartesi günü ikimiz ayrı ayrı otele gideceğiz. Birbirimizi hiç tanımıyormuş gibi davranacağız. Ben odaya yerleşeceğim. Seninle havuzda karşılaşacağız, orada tanışacağız.Beni ilk defa tanıştığın biriymiş gibi tavlayıp sevişmeye ikna edeceksin!” dedi. “Tamam!” dedim, ama Çarşambadan Cumartesiye değmemek güzelime gitmemişti. Ne yapalım direnecektik. Salı gecesi şahane bir seks yaşadık ve diyete başladık. Gerçekten Cuma gününe kadar lüzumlu olmadıkça konuşmadı benimle ve ayrı yattık.

Cuma günü işime gittim. Saat 13 gibi telefonum çaldı, arayan eşimdi. Annesi hasta olmuş, gitmesi gerekiyormuş. Üzüldüm, ama tam tasarı da bozulmuştu. Ve ben 3-4 gün daha diyete devam edecektim. Uçak biletini almış, Otelin rezervasyonunu gelecek haftaya ertelemiş. Uçağı saat 18 de kalkacakmış. Ne yapalım, tüm düşüncelerimiz haftaya kalmıştı. Saat 16 gibi işten çıktım, konuttan eşimi alıp hava alanına götürdüm. Yolcu ettim ve hava alanından çıktım. Konutta yemek yoktu, dışarıda yemek yiyip konuta gidip dinlenmek istedim. Yoldayken telefonum çaldı. Arayan Sibeldi. Eşimin ona telefonda annesinin hasta olduğunu söylediğini, geçmiş olsun dileklerini iletti. “Konutta yemek yoktur şimdi, istersen bana gel, yemeğim var beraber yeriz!” dedi. Ben de olur dedim. Evinin önüne gelinceye kadar saat 20 olmuştu.Yemeğe başladık. “Balık Rakısız olmaz!” dedi, hadi Rakı ile devam ettik. Çok hoş geçiyordu…

Eşim aradı. Erişmiş, annesinin ciddi bir şeyi yokmuş, ama yeniden de gittiği iyi olmuş. Ne yediğimi sordu. Ben de, “Sibelde Balık Rakı yapıyoruz!” dedim. “Sibeli verir misin?” dedi. Sibel telefonumun hoparlörünü açtı. Eşim, “Kız kocama iyi bak, aç vazgeçme, sana itimat, sakın çapkınlık filan yapmaya kalkmasın!” dedi, gülüştük. Telefonu kapattık. Yemek faslı bitince Sibel, “Ben sofrayı toplayayım!” dedi. Beraber topladık. Masayı pakledik. Meyve getirdi, koltuklara geçtik. Birer duble daha Rakı koydu. Onu da tamamladık. Yeniden tazeledik. Çakır keyf olmuştuk ikimiz de. Bir ara mutfağa gitti, dönerken bileği burkuldu ve elindeki çerez tabağı yere düşüp kırıldı. Dizlerinin üzerine kapaklandı. Hemen fırladım kaldırdım, çekyata yatırdım. Ayak bileğini ovuyordu. Sanırım yaralanmıştı. Tabağı, dökülenleri topladım. “Hadi seni yatağına götüreyim!” dedim. Kolunu boynuma doladı belinden yakalayıp götürdüm. Yhamleye uzattım. Bileğine baktım, bir şeyi yok gibiydi, ama yeniden de ağrıdığını söyledi…Banyoda sızı kesici merhem olduğunu, onunla ovmamı istedi. “Tamam, ama geceliğini giy, taytla olmaz.” dedim. “Tamam.” dedi. Banyoya gittim Pomatı aldım azıcık oyalandım, döndüğümde kapıyı tıklattım, “Giyindin mi?” dedim. “Evet, gelebilirisin!” dedi. Kapıyı açtım, aman Yaradanım, kısacık bir gecelik ve içinde birşey yok, heryeri görünüyor, ama memeleri şahane. Yinede usuma makûs birşey getirmedim, zira onu yazlıkta da bikiniyle ve bir seferinde duşta üryan görmüştüm. Yhamlenin kenarına oturdum ayağını avuçlarıma aldım, azıcık okşadım. Bütün elime Pomat sürecekken doğruldu, iki elimi tuttu, “Ayağımda birşey yok…” dedi ve ağlamaya başladı. Sonra da, “Sedat ağabey senle konuşmak istiyorum!” dedi. Afallamıştım, “Dinliyorum?” dedim. “Ben bu güne kadar evlenmedim ve elime erkek eli dokunmadı. Çıkan taliplerimi de bir erkeğin bana değmesinden, kızlığımın bozulmasından korktuğum için yalanladım. Şimdi bir erkek dostum var ve benimle evlenmek istiyor. Ama ben fobiden yeniden red edeceğim. Kızlığımı değer kattığım, güvendiğim birinin bozması ve bu fobimi yenmemi sağlamasını istiyorum.

“Bak Sibel… Kızlığını beğendiğin adama vermelisin, bunda korkulacak birşey yok. Ayrıca sen eşimi dostusun, bunu benimle yapman doğru değil. Ben eşime hıyanet etmek istemiyorum.” dedim. “Hayır… hayır yapamıyorum. Bir erkeğin bana değmesi çıldırtıyor beni. Bunu ancak sen yapabilirsin. Bunu hıyanet olarak görme lütfen, ben de dostumun kocasını ayartan biri değilim. Bu işi yalnızca tıbbi bir operasyon olarak yerine getir. Zira senden başka bir erkeğin benden dokunmasından katlanamıyorum!” dedi. Şok olmuştum. Kafam darmadağınıktı. Salona geçtim bir duble Rakı koydum kendime. Karanlıkta oturuyordum. Düşünüyordum. Nasıl yapardım böyle birşeyi, nasıl hıyanet ederdim eşime, hem de en içten dostuyla. Yapmamalıydım, ama Sibel de güç vaziyetteydi. En iyisi burdan gitmek diye düşünürken Sibel geldi salona, çekyata yanıma oturdu. Ağlıyordu. “Yapmak istemiyorsan yapma!” dedi ve bundan netlikle eşime bahsetmememi istedi. Bana yakındı, kolumu boynuna doladım, başını göğsüme koydu, titriyordu…

Parmağımın ucuyla kolunu okşamaya başladım, kasıldı. “Dur, durgun ol, bu meselesini çözelim beraber.” dedim.Sarıldı boynuma dans ediyorduk. Sırtını okşamaya başladım, irkildi. Ben de 3 gündür sikişmemiştim ve kollarımın arasında dipdiri bir beden vardı. İncecik geceliğin üzerine giydiği incecik sabahlık bir yerini örtmüyordu hakikatinde, memelerinin ucuna sertleştiğini seziyordum. Uzun müddet dans ettik. Bir an sırtındaki sabahlığı çıkardım, evvel direndi ama sonra bıraktı. Sikim kalkmıştı. Göbeğine dokunuyordu. Geceliğini de sıyırdım. Şimdi kollarımda çırıl üryandı. Titriyordu kollarımda. Kulağına eğildim küçücük bir öpücük kondurdum, “Hiç sik elledin mi?” dedim. Kalbi süratli süratli çarpıyordu, “Hayır, korkuyorum! Yalnızca bir kere seni yazlıkta duşta gördüm. İriydi.” dedi.

“Gel o zaman!” dedim. Yhücum odasına götürdüm onu. Gardrobundan iki ipek fular çıkardım, biriyle gözlerini bağladım. Yhamleye sırt üstü yatırdım. Ben de soyundum, sikim taş gibi oluş, şaha kalkmıştı. Ama ne yazık ki bizim korkak ceylanı sikmek basit olmayacaktı. Beyaz ipek fuları alnında gözlerini dolaştırıyordum irkiliyordu. Yavaşça boynuna indim, kıpırdamaya başladı. Memelerinin çevresinde gezmeye başladım, inliyordu.Bir hayli dolaştırdım fuları bedeninde. Derken göbeğine doğru indim, daha çok kasılmaya başladı, inliyordu. Kasıklarına indim. Külot çizgisini geziyordum. Bacaklarını sıkıyor, kalçalarını kaldırıp indiriyordu. Birden ağlamaya başladı. Kasılıyordu. Kalçalarını vurmaya başladı yatağa, hıçkıra hıçkıra orgazm oluyordu. Memeleri daha dikilmiş, şahane görünüyor, bacaklarını sıkıp vazgeçtikçe amından sular akıyordu. Titreyerek sarsılarak boşaldı.

Ben bir sigara yaktım. Sırt üstü yattım. Hep bu biçimde bacaklarını sıkarak masturbasyon yaptığını, bacağını açtığında netlikle boşalamadığını söyledi. Gözleri kapalıydı. “Şimdi gizeme sende. Sen de benim bedenimi tanıyacaksın!” dedim. “İhtimalsiz, değemem!” dedi. “Sına bir kere!” dedim. El yordamıyla fuları aramaya başladı. “Hayır, sen parmak uçlarını dolaşacaksın!” dedim. Parmak uçlarını dudaklarıma götürdü, burnuma, kaşlarıma. Yalnızca suratımda geziyordu. Soluk alışları sıklaşmıştı. Hiç müdahale etmiyordum. Yüzümde oldukça oyalandı, nihayet boynuma indi, göğsümü dolaşıyordu şimdi. Bir an bacağı sikime dokundu, titredi, kasıldı.Şimdi kolu sikime dokunuyordu, taş gibi dikilmişti sikim. Alt indi. Sikime etrafını gezdi uzun zaman. Bir cinsli cesaret edip değemiyordu. Hiç ivedi etmiyordum, kesinlikle merakı galip gelecekti. Yaklaşmaya başladı, artık sikime kaçamak değiyordu. Şahane oluyordu, içim geçiyor, sikim hiç olmadığı kadar sertleşiyordu…

Bir an tamamını tuttu. Bir anda vazgeçip gözlerini açmak istedi. Yasakladım. “Hayır gözlerini açma, istemiyorsan değme!” dedim. “Çok büyük, korkuyorum!” dedi. Özgür vazgeçtim, korkak ceylan yeniden utangaç, sikimin çevresinde gezmeye başladı. Ama azıcık daha cesaretliydi, parmağının birini sikime ucunu gezdiriyordu şimdi. Memelerinin ucu sertleşmiş, kasıklarıma dokunuyordu. Bir anda tüm eliyle anladı, geri çekti elini, tekerrür anladı. Alışmıştı. Okşamaya başladı. Şahaneydı, boşalmamak için güç yakalıyordum kendimi. Sikimin ucuna bir ufak öpücük kondurdu, açılmıştı artık. Azıcık sonra korkak öpücük yerini harikulade bir oral sexe vazgeçmişti. Şahane emiyor, sıvazlıyordu. Uffff nefisti… Artık güç yakalıyordum kendimi, ama ağzına da boşalmak istemiyordum doğrusu.Durdu. Onu sırt üstü yatırdım. Boynundan kulak memelerinden öpmeye başladım yine kıvranmaya başladı. Yavaşçacık dudaklara geldim, evvel kaçırdı dudaklarını, sonra teslim etti. Hiç öpüşmemişti bu güne kadar, toyca öpüyordu. Sonra kendini bana bıraktı. Dudaklarını araladım. Dilim diliyle dans etmeye başladı. Artık ustalaşıyordu.

Yavaş yavaş boynundan alta doğru indim. Kıvranıyordu. Memelere gelince yeniden kasıldı. Ama dilim memelerinin çevresinde gezdikçe aldığı zevk arkasıydı. Meme uçlarına dil attım, üzüm gibi şişmişti. Yavaş yavaş göbeğine doğru indim, ayaklarını yeniden üst üste koydu amını sıkmaya başladı. Alt indim, bacaklarını hafifçe aralamak istedim. Maksadı kendini. Anlaşılan açmayacaktı. Başka yöntem bulmalıydım. Yüzü koyun çevirdim. Ensesinden öpmeye başladım. Alta doğru indikçe ürperiyor, kıvranıyordu. Bel çukurunda dilimle daireler çizdim. Kalçalarını kaldırmaya başladı, bacakları hala sımsıkı kapalıydı, sıkıp rahatlatıyordu. Belinin iki yanından tutarak kalçalarını kaldırdım, başını yastığa gömdü, ama bacakları yeniden bitişikti.Amına dilimi gömdüm, emmeye başladım. Kalçaları daha çok dikildi. Emdikçe suları akıyordu. Dilimi sokup çıkarıyordum derinliklerine. Uzun müddet devam ettim böyle. Sonra sikimi elime alıp amında dolaştırmaya başladım. Fark etmemişti. Dilliyorum sanıyordu, ama bacaklarını da açmıyordu.

Bacaklarını bacaklarımın arasına aldım. Sikimi yasladım, kıvranıyor, memelerini yastığa sürtüyor, inliyordu şimdi. Hala yasladığım sikimi farketmemişti, dilliyorum sanıyordu. Azıcık bastırdı kendini, başı girmişti. Kızlığına sabretmişti. İnliyordu. Hafif hafif girip çıkıyordum, su baskın gibi suları akıyordu. Bir anda kalçalarını geriye verdi, sikim evvel kızlığına takıldı sonra yağ gibi girdi yarıya kadar, iniltisi odayı dolduruyordu. Kıpırdamadım ben, kendisini ileri geri oynatarak gidip geliyordu. Azıcık sonra birden bastırdım, şimdi köküne kadar içindeydi. “Ahhhh!” diye bir ses çıktı. Sikimin kenarından kan sızıyordu. Azıcık durdu, ileri geri oynatmaya başladı. Artık kendimi yakalayamıyordum. Fışkırmalıydım amına… Bir anda patladım. Afallamıştı. Kasıldı. “Çok hoş emiyorsun, içime sıcak birşeyler akıyorrrr, harikaaaa!” diye süratlendi.Süratlendi, süratlendi ve kasılmaya başladı. Titreyerek boşaldı, yığıldı yatağa, ben de üzerine yığıldım…

İpek beyaz fularla sızan kanı sildim. Görmeyeceği yere koydum. Yana yıkıldım. İkimiz de soluk soluğaydık. Birer sigara yaktık. Çarşafı göğüslerine çekti. Çok değişik şeyler hissettiğni söyledi, “Çok hoş emdin beni, ama içime fışkıran o sıcak şey neydi?” dedi. Anlaşılan sikildiğinin, o çok korktuğu kızlığının bozulduğunun farkında değildi. Güldüm, dudaklarına bir öpücük kondurdum. Fuları aldım elime, “Artık sen bayansın!” dedim. Donakaldı. Gözlerinden iki damla yaş süzüldü, “Ne başka bir deyişle, oldu mu şimdi?” dedi. “Evet… Bak bu kan senin bayanlığa geçişini simgeliyor!” dedim. Öptüm, kokladım, “Hadi şimdi banyoya gir!” dedim. Kalktı yataktan, harikulade bedeniyle banyonun yolunu yakaladı. Ben de yatağa uzandım bir sigara yaktım. Hiç düşünmediğim şeyler yaşamıştım. Eşim öğrense dağılmaya dahi kalkardı…

Azıcık sonra banyodan bornozla geldi, yanakları pembe pembe idi. Yaramıştı ona. Kafam darmadağınıktı. Ysaldırıdan kalktım banyoya gittim. Sıcak su iyi gelmişti.Niyetim duşumu alıp giyinip konutumun yolunu yakalamaktı. Banyodan çıktım, yatak odasına geldim, külodum pantolonum bir araya gelmiş asılmıştı. Ama Sibel yoktu. Gecenin saat 3’ü olmuştu. Seslendim. “Salondayım…” dedi. Belimde havluyla oraya yürüdüm. Siyah bir gecelik giymiş ve ortadaki sehpanın üzerini boşaltmış, üzerine çikolata meyve çerez tabaklarını yerleştirmiş, kristal bir kasenin içine kızlık kanını sildiğim bembeyaz ipek fuları yerleştirmiş ve buz kovasının için de bir şampanya şişesi. “Hayrola?” dedim. “Bunu kutlamalıyız!” dedi. “Tamam, giyinip geleyim.” dedim. “Yok… Giyinmene gerek yok, öyle gelebilirsin!” dedi. “Olmaz!” dedim. “O zaman yalnızca külodunu giy!” dedi. Giyip geldim. Beni oturttu. Şampanya şişesini aldı. Patlattı. İyiki fazla ses çıkmamıştı, yoksa apartmandakiler ayaklanabilirdi. Bardaklarımızı doldurdu. Yanağıma küçücük bir öpücük kondurdu, “Teşekkür ederim! Beni büyük bir meseleden kurtardın!” dedi.

Ben de, “Bu işi dostunla yapmalıydın!” dedim. “Yapamadım. Olmadı. Olamıyor. Hem dostuma bakire olmadığımı söylemiştim!” dedi. Şampanyalarımızı yudumlamaya başladık.Sırtını çekyatın yanını yasladı. Ayaklarını kucağıma uzattı. Transparan geceliğin altında külot yoktu. Pırıl pırıl amı bayanlığının iftiharıyla tebessümüyordu sanki. Neden böyle bir fobisi olduğunu sordum. Ailesinin tek kızıymış. Çok iyi bir yaşantıları ve çok hoş bir annesi varmış. Ufakken annesinin odasından sesler geldiğini, annesinin inlemelerini, Ahhhh ve Offff’larını dinledikçe, başını yastığın altına sokup ağladığını, babasının annesine eziyet yaptığını sandığını anlattı. Sibel azıcık daha geliştiğinde, bir gece sesler o kadar çoğalmış ki, kalkıp mutfaktan bir bıçak almış, annesinin yatak odasının kapısına gelmiş, içeri dalmayı ve annesini kurtarmayı düşünmüş. Fakat bir anda usuna kapının anahtar deliğinden içeriye bakmak gelmiş. Eğilmiş bakmış…

Babası sırt üstü uyumuş, annesini üzerine oturtmuş. Annesi de, “Ohhh, sik hadi, kökle!” diye zevkten ve mutluluktan kıvranıp duruyormuş. Sibel natürel donakalmış. Bakmış ki annesi hiçte eziyet görüyor gibi değil, geri odasının yolunu yakalamış. Azıcık sonra annesi banyoya gitmiş. Banyodan çıktığında Sibel annesini kapıda karşılamış.O geceden sonra Sibel babasının annesine yaptığı şeyin makûs birşey olmadığını düşünmüş ve onların her sevişmelerinde seslerini dinleyerek masturbasyon yapmış. Üniversiteyi kazandıktan sonra da bir hayli erkek dostu olmuş, ama iş ilerleyince içindeki fobi gelişmiş. Değdirtmemiş kimseyi kendine. Bir Hayli talibini de yalanlamış. Şimdi biriyle dostmuş. Onu da bu fobisinden dolayı yalanlamak üzereyken usuna ben gelmişim. Bana karşı, öbür erkeklere dinlediği gibi fobi dinlemediğini, beni yazlıkta duşta üryan gördüğünde kavramış. Orada ilk defa bir erkeğin sikini okşamak istediğini düşünmüş. Ve benden takviye istemeye karar vermiş…

Şampanyalarımız bitmişti. Kalkıp yine doldurdu bardaklarımızı. Ayağını yine kucağıma uzattı. Etkilenmiştim. Ayak bileklerini okşamaya başladım. Ürperdi. Dizlerine kadar çıktım. Bu arada sikim de yine taş gibi olmuştu. Ayağının birini kaldırıp çekyatın sırtına koydum. Amı yeniden sulanmıştı. Yavaş yavaş yukarıya doğru hareketlendim. Açıldı iyice, parmağımı amının çevresinde dolaştırmaya başladım. İnliyordu, gözleri kapalıydı.İyice ıslandı. Memelerini geceliğinin üzerinden sıkmaya başladım. Bir çırpıda geceliğini çıkardı, pırıl pırıl pürüzsüz tüysüz bedeni karşımdaydı. Gömdüm ağzımı amına, içime çeke çeke emmeye başladım. Delirmişti. İnlemeye başlamıştı. Kaldırdım, sırtımı çekyata dayadım, ata biner gibi üzerime aldım. Sikim bütün amının ağzındaydı. Başını sürtüyordum şimdi. Suları akıyordu. Biraz eğildi, memelerini dudaklarıma verdi. Sonra da bir anda kendini sikimin üzerine vazgeçti. Köküne kadar içindeydi şimdi. Ağzından bir, Ahhhhh!” döküldü. Komşular dinlemediyse iyi… Zıplamaya başladı üzerimde. Çığlık çığlığa boşalıyordu. Bende güç yakalıyordum kendimi. Bir anda fışkırtmaya başladım. Kasıldı, o da geliyordu. Deli gibi inip kalkıyordu. Daha sonra üzerime yığılıp kaldı.

Kalktık yine duşa girdik beraber, birbirimizi yıkadık, sonra yatak odasına geçip sarıldık birbirimize. Zati gün ağarmış, sabah olmuştu. Sarıldık öylece yattık. Derin yatarken bir elin sikimle oynadığını hissettim uyandım, saat 11’i geçiyordu. Bizim korkak ceylan sikimle oynuyordu, “Hayrola?” dedim.Amı sıcak ve ıslaktı yeniden. Sikim yeniden taş gibiydi, bu sefer ben de azmıştım. Birden döndürüp sırt üstü yatırdım, bacaklarını omzuma aldım, kökledim, hakikat sikilmeyi görmeliydi. Delirmişti yeniden, kökledikçe inliyor, haykırıyordu. Kalçalarına vura vura siktim, yeniden azıcık sonra deli gibi içine fışkırtım. O da boşalıyordu. Şahaneydı. Bittik ikimiz de. Yığıldım kaldım üzerine. Kalktık banyoya girdik. Ben banyodan çıkıncaya kadar kahvaltıyı hazırlamıştı. Beraber kahvaltı yaptık. Giyindim konuttan çıktım. En yakın eczaneye uğrayıp ‘Ertesi Günü’ haplarından aldım. Geri döndüm, korkak ceylanıma içirdim. Ne olduğunu sordu. Söyledim, “Seni kocana sarih yollayacağım, ama hamile yollamak istemem!” dedim, gülüştük. Dudaklarımdan öperek uğurladı.

Konutuma gittim. Yhücumu uyunmuş gibi bozdum. Akşam eşim gelecekti. Hava alanından alacaktım onu. Sanki kahvaltı yapmışım gibi çay demledim. Kahvaltı sofrası hazırladım. Her şey eşimin şüphelenmeyeceği biçimdeydi artık. Azıcık uzanıp dinlendim. Ve akşam 19 da hava alanının yolunu yakaladım. Gelmişti fıstığım. Konuta geldik, yemek hazırladık, beraber yedik.Eşim de, “Kız kocama iyi baktın mı? Aç filan vazgeçmedin değil mi?” dedi. Sibel de, “Yok yok, çok iyi baktım. Balık Rakının üzerine kaymaklı kadayıfta yedirdim!” : dedi. Gülüştüler. Ben birşey kavramamıştım, ama meğerse iş başkaymış…

[Sedat]

.