Animatör Genç ve Kocam Ayyaş Edip Siktiler
25 yaşında 5 senelik konutlu bir kadınım. Eşimle aynı yaştayız. Müthiş bir konutluluğumuz var, mutluyum, anlayışlı, her isteğimi yerine getiren bir kocam var. Ama tek meselemiz cinselliğe bakış açımız… Kocam bütün anlamıyla azgın bir erkek….
Devamlı kocam istedi, ben verdim. Yalnızca alkol aldığım ender günlerde bazen azıp ilk hareketi ben yaptım. Tek bardak dahi beni ayyaş etmeye yeter, rahatlar, gülmeye başlarım. İkinci bardakta hareketlerimi hakimiyet edemem, o seksi misyon gibi gören kadın gider, kocama azgın bir fahişe olurum, sonra da sızar kalırım. Sabah başımın sızısıyla, bacaklarımın arasında kocamın kurumuş dölleriyle, yanımda mutlu mesut uyuyan kocamla uyanırım. Bir ay evvel tatile gittik. Hoş bir tatil köyüydü. Geniş bir arazinin içinde yayılmış bungalow tipi, içleri çok hoş dekore edilmiş müstakil konutlardan oluşmuştu. Her şey harikaydı, gülüyor, eğleniyorduk. Gündüzleri ortadaki büyük yüzme havuzuna, geceleri köyün içindeki diskoya gidiyorduk. Günlerimiz harika geçiyordu. Üçüncü günün sonunda havuz başında cümbüşler tertip eden animatör gençle içten olduk. İsmi Hakan’dı ve hep bizimle takılmaya başlamıştı. Kocamla kafaları uyuyor, ben de onlara katılıyordum. Kısa vakitte Hakan’ın hakikat emelinin bana asılmak olduğunu kavradım. Hareketleri, bana bakışları farklıydı. Tamam yakışıklı çocuktu, güçlü güçlü, azametli adaleleri, sportmen bedeniyle hoş bir erkekti.Kocama birkaç defa ima ederek anlatmaya çalıştım. Gece yatağımızda benimle sevişirken,
Yeniden havuz başı… Yeniden her boş anında yanımızda biten Hakan… Kocamın olmadığı anlarda onun beni yer gibi bakışları… Bir yandan çekiniyordum, pek surat vermiyordum, bir yandan da böylesine sevilmekten, istenilmekten saklı saklı bir mutluluk dinliyor, içim bir güzel oluyordu. Bir yanımda kocam, öteki yanımda Hakan… Bana hayran iki erkeğin arasında kendimi prenses gibi hissediyordum. Beşinci gün akşamı diskoya gittik. Harika bir civar vardı. İnsanın kanını kaynatan canlı, hengameli bir müzik, çevrede dünyaya aldırmaksızın dans edenler, öpüşenler, sevişenler… Sütyensiz, dik memelerimi ortaya seren kısacık, askılı bir tişört, altımda mini etek, ayaklarımda yüksek topuklu sandaletler vardı. Yanımda müziğe uygun kıpırdayıp duran kocamla ayakta dikilip çevreyi izliyorduk. Hakan elinde kokteyl bardaklarıyla yanımızda bitti. Alkole dayanıksız olduğumu bildiğimden pek içmek istemiyordum. Ama hem Hakan’ın, hem kocamın ısrarlarını kıramadım, getirdiği bardağı aldım, içmeye başladık. İşte yeniden aynı şey oluyordu. Birkaç yudum sonra içki damarlarımda dolaşmaya başladı. Benim de o konutlu, mütevazi, konut kadını maskem bir anda çıt diye kırıldı, içimdeki kadın ortaya çıkıverdi.Ben de onlara katılmaya, olduğum yerde kıpırdayıp dans etmeye başladım. İkinci bardaklarımızı fondip yapıp kocamla kendimizi dans pistine attık. Loş ışığın altında yanıp sönen, dönüp duran ışıklar, gümbür gümbür çalan hareketli müzikler… Azıcık sonra Hakan yanımıza geldi, yanımızda dans etmeye başladı. İki erkekle birlikte dans ediyordum. Oryantal müzik başladı. En beğendiğim müzik… Kıvrılıyor, bükülüyor, uzun saçlarımı, mini eteğimi savurarak, müziğin ritmini içimde dinleyerek dans ediyordum. Hakan ve kocam da karşımda beğenileriyle tempo yakalıyorlardı. İkisinin de gözleri benim her yerimde dolaşıyor, bense onların tutkulu bakışlarının altında bir profesyonel dansöz gibi kıvırıyordum. Müzik bitti, masamıza döndük. Hakan tekerrür alkol getirdi. Ben artık kendimi iyice koyvermiştim. Bir dikişte onu da içtim. Olduğum yerde devam eden deli dans müziğinin tesirinde masada oturan erkeklerin önünde dans ediyordum. Öyle sevinmiştim ki, oturduğum koltuğun üzerine dahi çıktığımı andırıyorum. İkisi de, hatta çevredeki erkekler de alttan beni izliyorlardı. Savrulan küçücük eteğimin altına giydiğim tanga külodu dahi görüyorlardı belirlim… Ve içkinin verdiği cesaretle buna aldırmıyordum dahi… Hatta güzelime gidiyordu bana öyle bakmaları… Kocam da beni durdurmak, alta indirmek için hiçbir hareket yapmıyordu.Bir müddet sonra yoruldum. Hareketli dans, fazla kaçırdığım içki iyice etkilemiş, ayakta duramıyordum. Başım dönüyordu. Gülüyor, absürt sapan konuşuyordum. Kocam koluma girdi,
Kapıya yönelmişti ki kocam elinde alkol şişesiyle seslendi,
O da üstüne sıçradı, öneriyi hemen kabul etti. Beni izlemeye doyamamıştı anlaşılan… Daha ilk alkollerini içerken kocam esnemeye başlamıştı. Bu arada Hakan’ın telefonu çaldı. Balkona çıkıp bir müddet konuştu. Konuşurken dahi gözleri benim üzerimden ayrılmıyordu, görüyordum. Hakan balkondayken kocam alkolünü tamamlamış, koltukta kaykılıp horlamaya başlamıştı. Konuşmasını tamamlayan Hakan kocamın yanına geldi,
Kocam hala uyumaya devam ediyordu. Ona vazgeçti, benim yanıma geldi. Ben kolumu dahi kaldıramıyordum, kısık gözlerimin arasından çevremde fıldır fıldır dönen odada olup bitenleri izlemeye çalışmakla kanaat etiyordum yalnızca… Yanıma oturdu. Uzun uzun bana izledi. Her zamankinden değişik, boğuk bir sesle,
Bu ilaç baş dönmesine, ayyaşlığa birebirdir, tesirlerini eksiltir…”
O da benimle birlikte kendi alkolünü yudumlarken havadan sudan konuşup duruyordu. Bu arada benden taraftaki elini de dizime atmıştı. Sonra o konuşmaya devam ederken, dizimdeki eli çok yavaş hareketlerle bacağımı okşamaya, hafif hafif yukarıyalar doğru ilerlemeye başladı. Önemsemedim. Zati bir şey yapacak, karşı koyacak halim de, hedefim de yoktu. Azıcık sonra okşamaların dozu arkasıydı, bacağımdaki el yeniden okşaya okşaya eteğimin altına girdi. Sanki bir yılanın süzülmesi gibi ilerliyordu bacaklarımda… Güzelime de gidiyordu okşaması… Kedi gibi gerindim uzandığım yerde… İçimde bir şeyler akmaya, kaynamaya başladı. Bacaklarımın arasında okşayarak ilerleyen eli şimdi küloduma erişmiş, kadınlığımı okşuyordu tanga külodumun üzerinden… Yarım ağızla itiraz ederek doğrulmaya çalıştım,
Elimi eteğimin altında kıpırdayıp duran elinin üstüne koydum. “Ahh… Hakan… Hakan… Çok ahlaksızsın, öğreniyor musun? Hem nezaketsiz, hem yakışıklısın… Sana, heykel gibi bedenine, adalelerine, mayonu kabartan erkekliğine baktıkça bakasım geliyor… Bitiyorum Hakan… Yağlarım eriyor… Islanıyorum…”Ayyaşlığın verdiği cesaretle kelimeler istemsizce ağzımdan dökülüyordu. İçimden geçirdiğim, kendime dahi söylemediğim şeyleri dile getiriyor, duygularımı, hayranlığımı itiraf ediyordum ona…
Elimi yakalayıp kucağına koydu. Pantolonunun altında sertleşmiş, kazık gibi olmuş aletini yakalattı bana…
-“Şuna baksana… Nasıl istiyor seni… Amına girmek için sabırsızlanıyor yarağım… Ohhhh… Bebeğim benim… Canımm…”
Yanıt verecek halim dahi kalmamıştı.
Bütün tersine, karşı koymak şöyle dursun, daha da ilerlesin, okşasın, beğensin istiyordum. Kanım kaynıyordu. Kadınlığımı okşayan el iyice cüretini çoğaldırmış, külodumu sürükleyip çıkarıvermişti. Parmaklarını içime sokmuştu. Islanmaya başlayan amımın dudaklarını, klitorisimi okşuyordu parmaklarıyla…
Kocama bakmayı us edebildim o durumdayken… Hala koltuğun üzerinde kaykılmış horlayıp duruyordu. Top atılsa dinleyecek hali yoktu… Sonra, bir şeyin farkına vardım.
Kasıklarımda bir yanma başlamıştı. Alev alev yanıyordu cinsel uzvum, çevreyi, içleri kaşınıyordu… Sanki bedenimin tam kanı orama bir araya gelmişti. Sanki tüm kanımın damarlarımda oraya doğru ilerlediğini sezebiliyordum.
-“Ne… Ne oluyor bana böyle?” diye sormaya çalıştım.
Yanıt dahi vermedi bana… Eteğimi belime kadar sıvamış, başını kasıklarıma eğmiş, tüm dikkatini orama vermişti. Dirseklerimin üzerinde doğrulmuş, ne yaptığını anlamaya çalışıyordum ayyaş kafayla… Dudaklarını yapıştırdı orama… Dilini çıkarmış, bir köpek yavrusu gibi yalıyor, dudaklarıyla somuruyordu.
-“Mmmm…” diye inledim.Yalnızca slip küloduyla kaldı. Külodun önünde kocaman bir şişkinlik vardı. Sonra külodunu da indirip çıkardı. Havuzda mayosu ıslandığında şişkinliğini gördüğüm ve hep merak ettiğim aleti fırlayıverdi dışarıya… Kocamınkiyle aynı ebatta, azıcık kalınca bir erkekliği vardı, taş gibi olmuş, yukarıya doğru kalkmış haldeydi.
Bana yanaştı, uyuduğum yerden saçımı yakalayıp canımı yakarak kendine çekti. Kasıklarına, erkekliğine yanaştırdı dudaklarımı… Ne istediğini öğreniyordum. Naçar dilimi çıkarıp ucunu yaladım usulca…
Kasıklarının erkek kokusu afrodizyak gibi daha çok tahrik ediyor, çıldırtıyordu beni… Sanki alkolüme koyduğu ilaç yetmezmiş gibi… Elimi kasıklarıma apış arama götürdüm.
Ne muhtemel… Yanıyordum alev alev… İnce parmaklarım yangını söndürmekte yetersiz kalıyordu… Bir de göğüslerimi avuçlayıp duran el daha da çoğaldırıyordu ateşimi…
Sonra ağzımdaki cinsel uzvunu çıkarıverdi, onu yakalayan elimden kurtarıp geri çekildi. Aletini emmekten yalamaktan ıslanmış dudaklarıma yumuldu. Hırsla karşılık verdim dudaklarına… Soluksuz bırakıncaya kadar öptü beni… Sonra dudaklarıma da vazgeçip beni yatağa itti, kendisi doğrulup geri çekildi. Yatağın yanında ayakta beni izliyordu ıslak aletini okşayarak…
-“Oh, Kadir…” diyebildim.
Bu arada Hakan üzerime eğilmiş, üzerimde ne varsa bir bir çıkarıp atıyordu.
Kocamın ifadesiz bakışları parlamaya başladı sanki…
Anlayamıyordum… Olan biteni kavrayamıyordum… Neler oluyordu bana böyle? Her zamanki içki azgınlığı değildi bu… İçime bir şey girmesi, bir erkeklik uzvunun girip beni delice becermesi için çıldırıyordum sanki… İçimdeki kaşıntıyı, yangını ancak böyle giderebilirdim… Öyle geliyordu bana… Kocama yalvardım, elimi uzatıp çağırdım,
-“Kadir… Kocam… Yanıma gel… Yatağa… Seni istiyorum… Hemen…” Oysa ayyaş, kolunu kaldıramayacak vaziyette, koltukta beni, bizi izlemekle kanaat etiyordu. Peltek peltek, tipik ayyaş konuşmasıyla, dilini ağzının içinde güç döndürerek yanıt verdi bana,
Ama nafile… Dediğini yapmaktan başka takatim yoktu… Kısık sesle istediğini yaptım,
Bacaklarımı olabildiğince ikiye ayırdım. Elimle kadınlığımın dudaklarından yakalayıp açtım. İçinden sular akan pembe çiçeğimi ona gösterdim. Umutsuzca yalvardım. Onun kelimeleriyle…
Gelmedi… Sikini su içinde kalmış, ıslak yarığım süresince ileri geri sürtüyor, klitorisimi sikiyle okşuyor, çıldırtıyordu beni… Sikinin bu ilk teması dahi yetmişti bana… İlk kasılmalarımı yaşadım. Daha içime girmeden orgazm oluyordum.
Başını ellerimle yakalamış, dudaklarına delice öpücükler konduruyordum.
Bu defa ben kalçalarımı kaldırıp indirmeye, sert aletin vajinamda gidip gelmesini sağlamaya başladım. Çıldırmıştım sanki… Çılgın gücü gelmişti bana…
Bir makine gibi sürekli yineliyordum bu hareketi… Kasıklarındaki kılların klitorisime sürtünmesi öldürüyordu zevkten… Tekerrür boşaldım o zevkle… Hakan’da ise tık yoktu. Boşalmamıştı. Dimdik penisi içimde, emrime hazır bir asker gibiydi…
Haykıra haykıra boşalmaya başladım az sonra… Dakikalarca kasıldım, titredim, inledim…
Kadir bana aldırmıyordu dahi… Deriyi ıslaktı, su damlacıkları süzülüyordu. O da duşa girmiş, ayyaşlığını atmış gibiydi. Bu defa kocam bacaklarımı araladı, kalkmış aletini içime soktu.
Az evvel boşalmıştım. On dakika olmamıştı daha… Ama içime giren kocamın sikini iştahla, sevişmeye yeni başlamış gibi alıyordum içime… Bacaklarımı ayırıp içimde yükselen şehvetin kollarına vazgeçtim kendimi… Gözlerim kapalı, kocamın içimde gidip gelen sikini sezmeye çalışıyordum. Dudaklarıma temas eden bir sıcaklıkla gözlerimi açtım. Duştan çıkan Hakan yanımıza gelmiş, belindeki havluyu eliyle yakalayıp tekerrür sertleşmiş sikini dudaklarıma sürüyordu.
Bir elimle de alttan sarkan torbalarını okşuyordum devamlı…
Sikini bana emdiren Hakan’ın eli memelerimde dolaşıyor, okşuyor, uçlarını sıkıyordu. Kocamsa ayak bileklerimi tek eliyle yakalayıp bacaklarımı havaya kaldırmış, iyice daralan kadınlığımda gidip kazançken, zevk sularımda nemlendirdiği parmağıyla arka deliğimi okşuyordu.
Evvel Hakan’ın ağzımın içinde emerek, dilimle okşayarak emdiğim siki kasılmaya, ayı gibi homurdanmaya, boşalmaya başladı. Saçlarımdan yakalayıp sikini dibine kadar ağzıma soktu. Midem bulanıyor, öğürmek, sikini çıkarmak istiyordum. Ama vazgeçmedi. Aksine bastırıyor, bademciklerime kadar sokuyordu aletini… Sıcak spermlerinin boğazımdan alta kaydığını hissettim. Hiç bitmeyecek gibiydi boşalması… Sanki az evvel boşalan o değildi…
Aynı anda, iki erkek birden spermlerini akıtıyordu içime… Biri ağzıma, biri amıma…
Bu da beni ateşledi… Tekerrür orgazm olmaya, kocamın sikini amımla sağmaya başladım. Üçümüz birden boşalıyorduk. Odanın içini inlemeler, zevk feryatları kaplamıştı… Muhteşem bir koro halinde, devinip duran, kasılan, şehvet ateşiyle yanan anadan üryan vücutlarımızla yatağın üzerinde birbirimize karıştık sonunda…
Dakikalarca bu gidişatta yattık. Sonra kocam kalktı. İkimizin de elimizden yakalayıp bizi kaldırdı, banyoya girdik hep birlikte… İki erkek, bir kadın tepemizden akan ılık suyun altında birbirimize sarıldık… Ben ortalarında, kocamın dudaklarını öperken, Hakan arkamda boynumu, omuzlarımı öpüyordu.
Suyun dinlendirici tesiriyle kendine gelen vücutlarımız birbirine yapışmış gibiydi. Erkeklerimin tekerrür kıpırdanmaya başlayan aletlerinin temasını, bedenimde gezdiklerini hissediyordum.
Kocam da ön tarafımda aynı şeyi yaptı. Gözlerimi kapattım. Kendimi onların bedenlerinin kaygan temasının, köpüklü ellerinin tüm bedenimde gezmesinin verdiği zevke bıraktım. Kedi gibi mırıldanıyor, zevkten inliyordum aralarında…
Döndüm, ikisine birden sarıldım. Ortada değildim şimdi, onlardan biriydim, birbirine sarılmış, köpükler içinde üç vücuttan oluşmuş tek bir varlık gibiydik. Zevk içinde birbirimize sarılıyor, okşuyor, öpüşüyorduk. Dudaklarımız, dillerimiz birbirini okşuyordu.
Erkeklerim bana sarılıp okşadıkları gibi birbirlerini de okşuyorlardı. Kocam kulaklarımı, dudaklarımı öpücük yağmuruna meblağken, eli Hakan’ın gelişmiş kaslarını geziyor, göğsünü okşayarak alta inip dimdik havaya dikilmiş aletini sıvazlıyor, oradan bana geçiyor, okşayarak kasılan karnımdan yukarıya, memelerime kadar çıkıyor, memelerimi avuçlayıp beni zevkten inletiyordu. Ardından aynı şeyi Hakan da kocama ve bana uyguluyordu. Katıksız, saf bir şehvet duygusu kaplamıştı üçümüzü de…
Bacaklarımı beline, kollarımı boynuna sarıp işini kolaylaştırmaya çalıştım. Yavaş yavaş alta indirdi, çengel gibi beni erkekliğine astı sanki… Sikinin hepsi içimdeydi. Boynuna sarıldım sımsıkı…
Kocam yüklenip bastırdı, kaygan sikinin başını yeniden köpükle kayganlaşmış küçük deliğime soktu. Dudaklarımı ısırıp inledim… Hakan’ın dudaklarına kapandım. Pek beklediğim gibi acımamıştı. Sanırım köpüklerin tesiri…
Başı giren alet artık pek güçlükle karşılaşmadan yavaş yavaş girdi, girdi, sonunda kocamın kasıklarını kaba etlerimde hissettim.
Dudaklarımı ısırdım… Azıcık acı… Çokça zevk…
Önde Hakan belini oynattı, kalçalarımı indirip kaldırdı, içimde gidip geldi, durdu. Bu defa kocam arkamda, götümde gidip geldi birkaç defa, o da durdu. İnanamıyordum. Aldığım zevk tamamlamıştı beni… Hem önümden, hem arkamdan becerilmek… Bayılmıştım buna… Hayatımda tatmadığım zevkleri tadıyordum.
Hakan içimden çıkmadan,
Hakan arkamı yaklaştı, butlarımı ikiye ayırdı. Arka deliğimi iyice açıp sikini dayismi. Bu defa yer değiştirmiş oldular. Azıcık daha kalın olan Hakan’ın sikini zorlanarak alabildim arkama… Yeniden dolmuştum. Yeniden harekete başladık. Zevk aygıtları önümde, arkamda çalışmaya başladılar.
Gözlerim kaydı, titremeler, kasılmalar başladı… Ben kasılırken içimdeki aletleri de ezmeye başladım.
Kocam alttan bağırmaya başladı,
Pestilimiz çıkmıştı akşamdan beri… Sabahın ilk ışıkları perdelerden süzülmeye başlamıştı. İki erkeğim iki yanımda, birer bacaklarını üstüme atmışlar, ellerini memelerimin üzerine koymuşlardı. Kerelerce boşalmanın verdiği tatlı bitkinlik, huzur içinde kendimizi uykunun kollarına vazgeçtik.
Neşeleri yerindeydi ikisinin de… Gülüyor, kahkahalar atıyorlardı.
Beni görünce kalktılar, ikisi de yanıma gelip yanaklarımdan, dudağımdan öptüler, sevgiyle sarıldılar. Orada kaldığımız üç gün süresince ayrılmadık birbirimizden… Geceleri aynı yatağı paylaştık. Sabahlara kadar seviştik…
Onun bütün istediği kıvamda, seksi seven, isteyen, hiçbir şeye hayır demeyen bir kadın olup çıktım. Sevişmek için birimizden birinin istemesi, bir bakışımız yetiyor, birbirimizin kollarına atılıveriyor, saatlerce sevişiyoruz. Ne içkinin tembelliğine, ne azdırıcı ilaca ihtiyacımız var…
Mutluyuz… Her ne kadar itiraf etmesek, konuşmasak da ikimiz de öğreniyoruz ki, mutluluğumuzu Hakan’a borçluyuz.
.